Please assign a menu to the primary menu location under menu

Söyleşiler

ÖZDEN ÖZKANOĞLU: “HERKES ÇOCUKKEN OYNADIĞI OYUNLARI GÜLÜMSEYEREK HATIRLAR”

Bazı kitaplar vardır, sayfalarını her çevirdiğinizde karşınıza çıkan sihirli kelimeleriyle sizi çookk uzaklara, belki de en mutlu olduğunuz çocukluğunuza götürüverir. Aynı Dr. Özden Özkanoğlu’nun Elma Çocuk Yayınları’ndan çıkan “Dünyanın Oyunu” adlı kitabında olduğu gibi… Hazırsanız hadi gelin hep birlikte Houston, Teksas’a doğru yola çıkıp, Dr. Özden Özkanoğlu ile hem kitabının çıkış hikayesini hem de çocukken en sevdiği oyunun ne olduğunu konuşalım. Hazırsanız başlıyoruz ?

SÖYLEŞİ: EBRU ALTIN ÇAPÇI

Elma Çocuk Yayınları’ndan çıkan Dünyanın Oyunu, tabir-i caizse yaşsız kitaplardan biri. Öyle ki sayfalarını her çevirdiğinizde adım adım çocukluğunuza doğru gidiyorsunuz. Bu noktada yaşınızın kaç olduğu inanın hiç önemli değil. Çünkü bu kitap, yaşınızı size bir anlığına dahi olsa unutturacak kitaplardan birisi. O halde kitabın yazarı Özden Özkanoğlu ile Dünyanın Oyunu üzerine yaptığımız keyifli söyleşiye buyurmaz mıydınız?

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Özden Özkanoğlu kimdir?

Ben bir eğitimciyim. Houston, Teksas’ta yaşıyorum, doğup büyüdüğüm yer Ankara. ODTÜ Eğitim Fakültesi’nde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladım. Uzun yıllar Türkiye’de özel okulda öğretmenlik, program koordinatörlüğü ve okul idareciliği yaptım. Şimdi okullar, üniversiteler ve organizasyonlarla çalışan bir öğretmen eğitmeni ve eğitim danışmanıyım.

Çocukların en iyi merak ederek, sorgulayarak ve oynayarak öğrendiğine inanıyorum ve bunu her yerde savunuyorum. Burada, kendi çocuklarım ve arkadaşlarımın çocuklarının doğada daha fazla vakit geçirebilmeleri için başlattığım orman okulu grubunda ağaçların içinde çocuklarla bol bol oyun oynuyorum. Bu grubun dışında bir özel okulun da danışmanlığını ve orman öğretmenliğini yapıyorum.

“DÜNYANIN OYUNU ASLINDA BİR PROJENİN PARÇASIYDI”

Bazı kitapların gerçekten de yaşı yoktur. Her yaş grubundan okurun kalbine sihirli bir güçle dokunuverir çünkü. Dünyanın Oyunu isimli kitabınızı okurken hissettiğimiz de tam olarak buydu aslında. Sayenizde bir anlığına da olsa çocukluğumuza ışınlandık. Size böylesi keyifli bir kitabı yazdırmaya iten şey tam olarak neydi? Kitabınızın çıkış noktasından kısaca bahseder misiniz?

Bu kitap aslında bir projenin parçasıydı. Projeye başka bir kitap ile devam ettik ve Dünyanın Oyunu’nu da okuyucularla buluşturmaya karar verdik. Sizin de kitabı okuyunca böyle hissetmiş olmanıza sevindim. Kitabı yazarken günümüz çocuklarını ve onların gerçekliğini göz önünde bulundurmuştum ama oyun dediğimiz şey o kadar evrensel ve zamansız ki, aldığım geri bildirimlerde her yaştan ve dünyanın farklı yerlerinden insanların öykü ile bağlantılar kurabildiğini gördüm.

Öykünün çıkış noktasında da çok kültürlülük ve onun daha da ötesinde uluslararası bilinç ile ilgili temel anlayışlar yatıyor. Aslına bakarsanız, öykünün çıktığı yer burası, yani Houston. Öyküdeki karakterler benim burada yollarımın kesiştiği göçmenler. Çocukluklarımız dünyanın farklı yerlerinde farklı şartlarda geçmiş ama hepimizin ortak olarak yaptığı ve gülümseyerek hatırladığı şey oyun oynamak. Kitabın sonunda çocuklara özel yazdığım kısa mektupta da bahsettiğim gibi, arkadaşlarımın çoğu yediği yemeği veya giydiği kıyafeti unutmuş ama oynadıkları oyunları unutmamış.

Kitabın okuru olan çocuklar açısından baktığımızda da, onlar kendilerini oyun ile en rahat ifade ediyor ve mutlu oluyorlar. Böyle olunca okuyucu ile öykü arasında doğal bir bağ en başından kurulmuş oldu.

Kitabınızda Sarp adını verdiğiniz küçük bir çocuğun postacının yolunu heyecanla beklediğini görüyoruz. Sizin de küçük bir çocukken aynı Sarp gibi mektup arkadaşlarınız var mıydı?

Çocukken mektup arkadaşım vardı, aslında hala var. Bahsettiğim gibi bu öyküdeki karakterler benim arkadaşlarım. Sarp da yeğenim. Karakterlerin çoğu bizim gibi doğdukları yerden uzakta yaşayan göçmenler, kimisi buradan da taşındı, başka yerlere gitti. Yani dünyanın dört bir yanındayız.

Onlarla ve ailemle her zaman mektuplaşırız, sadece özel günlerde değil uzun uzun olan biteni anlattığımız mektuplar da göndeririz. Her gün birbirimize anlık mesaj atabiliyor olsak da onlardan mektupların gelmesini dört gözle beklerim. Posta kutusundan çıkan onlarca zarfın arasında bir tanesinin üstünde tanıdık bir el yazısı görmek kadar heyecanlısı var mı?

Bir de kızım mektupların üstündeki pulları biriktiriyor, pulların üstündeki resimleri neden seçtiklerini çok merak ediyor, o da heyecanla yeni mektuplar, dolayısıyla pullar gelsin diye bekliyor. O yüzden mektuplar bizim evde herkes tarafından sevinç ile karşılanıyor.

“ÇOCUKLARA ÖZGÜRCE OYUN OYNAMALARI İÇİN FIRSATLAR SUNMALIYIZ”

Teknoloji hayatımızın artık olmazsa olmazlarımızdan biri haline geldi. Durum böyle olunca çocuklarda bilgisayar ve tablet başından ayrılmaz oldular. Ne yazık ki birbirinden güzel oyunları da büyük çoğunluğu maalesef bilmiyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünya sürekli bir değişim yaşıyor ve yaşanılan her dönemin sundukları ve ihtiyaçları birbirinden farklı. Özellikle son bir senedir pandemi ile yaşadığımız süreçte, çocuklar dediğiniz gibi teknoloji ile daha fazla haşır neşir oldular.

Pandemiden önce de yapılan araştırmalar, çocukların her geçen gün dışarıda önceki yıllara göre daha az vakit geçirdiğini gösteriyordu. Diğer taraftan da dışarıda olmanın, oyun oynamanın da çocukların bütünsel gelişimlerine ne kadar olumlu etkisi olduğunu biliyoruz. Bu durumda, biz yetişkinlere çocukları oyun oynama ve dışarıda vakit geçirmeye yönlendirmek konusunda önemli rol düştüğüne inanıyorum. Fişi çekilmiş yani elektronik aletlerden uzak oyunlar ile çocukları hem sosyal ve duygusal olarak besler, hem de gelişim süreçlerine katkı sağlarız. Çocuklar zaten oyun kurmanın uzmanları, bir dal parçası ile bile hemen oyunu başlatabiliyorlar. Onlara müdahalesiz özgürce oyun oynamaları için fırsatlar sunmalıyız. Bir yandan da bildiğimiz çocuk oyunlarını (mesela körebe) onlarla paylaşma sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.

Sokakta oynayan bir nesil olarak biz daha mı çok şanslıydık acaba, ne dersiniz?

Evet, ben de özgürce oyun oynayıp dışarıda vakit geçirerek büyüdüğümüz için şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Ama az önce dediğim gibi her dönemin şartları birbirinden farklı. Biz şimdi 2021’de çocuklarımıza dışarıda oyun oynama fırsatı verme sorumluluğumuzu nasıl yerine getirebiliriz, onu düşünelim. Oyun grupları, parklar, sokaklar, orman ya da doğada buluşma grupları gibi fırsatları nasıl değerlendireceğimiz ya da bu fırsatları nasıl yaratabileceğimiz çok önemli.

“ÇOCUKKEN EN SEVDİĞİM OYUN LASTİK ATLAMAKTI”

Sizin çocukken en çok sevdiğiniz – hala aklınızın bir köşesinde olan – oyun hangisiydi?

Lastik atlamak! Kitaptaki Elena’nın Rusya’da oynadığı oyun, benim de çocukken en sevdiğim sokak oyunuydu. Hatta evde bile oynardık. Ben bu konuda biraz şanslıydım, yaşları birbirine çok yakın üç kız kardeşiz. Hemen bir lastik bulup, atlama kurallarını belirleyip oyunu kuruverirdik. Bir de hepimizin en az birer tane arkadaşı eklenince lastik atlama turnuvaları bile yapardık. Şimdi bu oyunu kendi çocuklarıma ve öğrencilerime de öğretiyorum. Henüz sevmeyeni görmedim ?

Bildiğiniz gibi çocuk edebiyatı alanında yazılmış çok sayıda eser bulunuyor. Bu anlamda yeni çıkan yayınları nasıl buluyorsunuz?

Her konuda olduğu gibi çocuk kitapları konusunda da çeşitliliğin olmasının iyi olduğuna inanıyorum. Artık her bir çocuğun farklı alanlardaki bireysel farklılıklarına, gelişim özelliklerine, ilgi alanlarına uygun kitaplar bulmak mümkün. Bu, onlar için büyük bir şans. Bizim çocukluğumuzda bu kadar çeşitli kitapla karşılaşmanız mümkün değildi.

Çeşitlilik kontrol edilemeyen, içerik ve yapı ile ilgili olumsuz örnekleri beraberinde de getiriyor. Böyle durumlarda çocuğun bakımından sorumlu olan yetişkinler, öğretmenler ve kütüphaneciler iyi kitapları seçme ve çocuklara sunma konusunda önemli rol oynuyorlar.

“ÇOCUKLARIN BU KİTAP İLE GELİŞTİRECEKLERİ ANLAYIŞLAR ULUSLARARASI BİLİNÇ, DUYGULAR, BENZERLİK VE FARKLILIKLARIMIZ ÜZERİNE KURGULU”

Dünyanın Oyunu adlı kitabınızı yazarken en çok dikkat ettiğiniz şey neydi?

Kitabı okuyacak çocukların gelişim özellikleri ve gerçekliğine uygun olmasına özen gösterdim. Bir de bu kitap aracılığı ile farklı kültürler – ülkeler hakkında okuyacaklarının onların düşüncelerinde stereotipi oluşturmamasını sağlamak benim için oldukça önemliydi. Biraz da bu nedenle, ülkeler ile ilgili şekilde bilgilerden çok çocukların okudukça düşünüp kendileri ile de bağlantı kurmalarını sağlayacak “oyun” üzerinden kurguladım. Çocukların bu kitap ile geliştirecekleri anlayışlar dediğim gibi uluslararası bilinç, duygular, benzerlik ve farklılıklarımız üzerine kurgulu.

Siz çocukken nasıl bir okurdunuz? Kitaplarla aranız nasıldı?

Ben meraklı bir çocuktum. Okumayı da severdim. Bu anlamda anne ve babamız da ben ve kardeşlerime çok iyi örnek oldular. Onlara teşekkür etmeliyim. Evimizde kitaplıklar hep doluydu ve herkesin okuduğunu görerek büyüdük. Bu benim okuma alışkanlığımın ve okuma kültürümün gelişmesinde önemli rol oynadı.

Çocuklar için yazmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında bu kitap öncesinde de yazdığım çocuk ve öğretmen kaynak kitapları var. Yazarak hayal ettiklerimizi, bildiklerimizi ve düşüncelerimizi görünür hale getirebildiğimize inanıyorum. Kafamın içinde olup biteni de bu şekilde başkaları ile paylaşıyor olmaktan mutluyum.

“İYİ BİR ÇOCUK KİTABI ÖNCELİKLE ÇOCUĞA UYGUN OLMALIDIR”

Sizce iyi bir çocuk kitabı nasıl olmalıdır?

Bence, iyi bir çocuk kitabı öncelikle çocuğa uygun olmalıdır. Yani hem metin hem de resimler açısından çocuğun gelişim özellikleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuş olmalıdır. Bir de çocuklar, özellikle küçük çocuklar, dünyayı bizim algıladığımızdan farklı algılıyorlar. Bir öyküyü yazarken onların dünyayı nasıl anladığı da göz önünde bulundurulmalı. Bu açılardan yazarın günümüz çocuklarını iyi tanıyor olması gerektiğini düşünüyorum.

Çocuklar için merak uyandıran, devamını okumaya isteklendiren, tek taraflı kişisel görüşleri çocuklara dayatmaya çalışmayan, öğreticilik amacı güdülmeden yazılmış ve çocukları öncesinde veya sonrasında düşündürebilecek kitapların iyi çocuk kitapları olduğuna inanıyorum. Tabii bunları kitabı bir bütün olarak düşünerek söylüyorum, kitapların resimlerinin ve tasarımının da “iyi çocuk kitabı” olma konusunda önemli rol oynadığını unutmamamız lazım.

Ufukta yeni bir kitap macerası olacak mı?

Şu anda üzerinde çalıştığımız bir öğretmen kaynak kitabı var. Bir öğretmen olarak, öğretmenlerin birbirleri için güçlü ilham kaynakları olduğunu düşünüyorum. Öğretmenler deneyimlerini paylaşarak ve birbirlerinden öğrenerek uygulamalarını geliştiriyorlar. Bu anlamda hazırladığımız kitabın da onların işine yarayacağına inanıyorum. Çocuk kitapları konusunda da etrafımda çocuklar olduğu sürece ilham hiç bitmez diye düşünüyorum.

Son olarak okurlarımız için bir şey söylemek ister misiniz?

Kitabın okurları olan çocuklara şunu söylemek isterim. Oyun oynamaktan hiç vazgeçmesinler. Dünyada oynayacak oyun, onların hayal edebilecekleri kadar.

***

Bu söyleşiyi sonuna kadar sıkılmadan okuduysanız eğer bir anlığına da olsa kapatın gözlerinizi ve çocukluğunuza doğru yola çıkın. Ve kendinize “Çocukluğumda en sevdiğim oyun hangisiydi” diye sorun. Unuttuğunuz birçok şeye rağmen en sevdiğiniz oyun eminiz ki içinizde bir yerlerde hala canlıdır. Şimdi en sevdiğiniz oyunu bizlerle de paylaşmaya ne dersiniz?